Ümit Gezgin
Bahariye Caddesi üzerindeki Süreya Operası’nın önünden geçerken her zaman için heyecan duyarım.. Dış cephesindeki kabartmalar ve yarı heykelsi figürler, bu binanın sanat binası olduğunu, dahası bir sanat ve kültür binasının nasıl olması gerektiğini bizlere öğretir…
Şehrimizde böylesi kültür ve sanat binalarının sayıları pek fazla değildir. Ressamları, yazarları, şairleri, okumuş entellektüelleri, orta sınıf insanları daha fazla ilgilendiren kültür sanat mekanları, binaları ve şehirdeki etkinlikler.. aynı zamanda gelecek nesilleri de biçimlendirecek kültür varlıkları olarak çok önemlidir…
Hem şehirler için önemlidir.. hem de şehrin geleceği için önemlidir.. Süreya Operasının da böylesi bir gerçekliği vardır.. Orada Süreya İlmen Paşa’nın kültür aydınlanması neticesinde kendi ekonomik varlığını devreye sokarak, kendi insanlarının kültürlenmesi, kültürle daha fazla ilgilenmesi için yaptığı büyük kültür rönesansının bir parçasıdır ve her türlü takdirin de üzerindedir…
Dışı gibi, içi de.. gerek süsleri, resimleri, avizeleri, aydınlatma sistemleri, koltukları ve sahnesiyle görkemli bir estetiği, abartıya kaçmayan bir güzelliği ve asalete sahiptir Süreyya Operası.. Uzun yıllar sinema salonu olarak da kullanılmış olan bina.. sinemaya ilginin azalmasıyla, Kadıköy Belediyesi‘nin ilgi ve alakasıyla bir kültür merkezine dönüştürülmüş.. şimdilerde kültürel aktiviteler, balolar, etkinlikler, konserler, tiyatro gösterileri ve benzeri çalışmalar için kullanılmaya başlanmıştır…
Bu tür kültür sanat merkezlerinin yapısal özelliklerinin de özgün ve etkili olması.. kültür sanat merkezleri ve mekanlarının da her zaman için tarihsel özelliklerini muhafaza ederek, modernleştirilmesi gerektiğini, düşünmüşümdür… Bu anlamıyla bakıldığıda şehrimiz, İstanbul için Süreya Operası binası büyük bir kazanımdır ve bu binanın olduğu kadar, diğer kültür sanat ve tarihsel yapıların da gözümüz gibi korunması, giderek de kültür sanat aktiviteleriyle bunların yaşatılması gerekmektedir…
İlk yorum yapan siz olun