İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Moda Sahilinde…

Ümit Gezgin

Moda çok eski bir yerleşim yeri.. Sadece Moda değil, Kalamış, Fenerbahçe.. Kadıköy’ün sahil yerleşim yerleri olarak karşımıza çıkıyorlar… Haydarpaşa‘dan başlayarak Moda Burnu‘na kadar uzanan sahil şeridi aynı zamanda eski bir yerleşim yeridir.

Kadıköy Altıyol’da bulunmuş antik döneme ait mezarlar…

Moda Burnu

Kadıköy Altıyol’da bulunmuş olan antik dönem mezarlar..

Bu sahil boyunca sürekli yürürüm.. Haydarpaşa Garı‘na bakar ve resimler çizerim çoğu zaman..Sahilde toplanmış insanları görürüm.. Haydarpaşa Gar’ına bakarlar, efkarlanırlar.. Kızlar erkekler, gençler, yaşlılar şehrin uzak yerlerinden merkeze, bu sahile, Kadıköy sahiline, manzarayı görmek için gelmişler.. bir simit, sokak çaycısından bir çayla efkar gideriyorlar.. Gözlemlerim onları, bakarım.. nasıl davranıyorlar, neler düşünüyorlar.. diye düşünürüm.. dertleri, tasaları nedir.. hayatı nasıl algılarlar.. ne düşünürler hayata, zamana, ölüme karşı..

Eski Moda iskelesi

Sahilden, bazen de Altıyol‘a doğru çıkarak, inerim Yeldeğirmeni‘ne doğru.. ordan da Kurbağalıdere‘ye yürürüm ve sahilden Kalamış üzerinden Fenerbahçe‘ye uzanırım… Hasan Vecih Berekoğlu‘nun Kurbağalıdere resimleri gelir aklıma.. buradan dışarda resimler yaptığını bilirim… Sadece dışarda o resim yapmamıştır.. Hikmet Onat da, İbrahim Çallı da, Hoca Ali Rıza da dışarlarda resim yapmıştır.. Resim onlar için bir yaşama biçimiydi.. Hava atma veya çıkar amaçlı üretim değildi…

Moda İskelesi tablosu

Hasan Vecih Berekoğlu, Kurbağalıdere

Kadıköy birçok mahalleden meydana geliyor..Bizim, Bahariye Sanat Galerisi, Caferağa Mahallesi sınırları içinde.. bunun dışında, Rasimpaşa, Osmanağa ve İbrahimağa mahalleleri de vardır ki.. Osmanağa’nın adıyla Kadıköy merkezde, çarşı kapısında, otobüs duraklarının ordadır bu tarihi küçük ve sevimli cami…

Bugün yine Kalamış‘a, oradan da Kurbağalıdere‘ye doğru yürüdüm.. amacım Moda Burnu‘nda yer alan Moda Tarihi İskelesi‘ne kadar gitmek, oradan da yine yukarılarda tarihi harap bir kalıntı var.. ya Osmanlı’lardan, ya da Bizans’tan kalma..kimsenin umrunda değil.. belediye sadece yıkılabilir, diye tabela asmış.. o kadar…

Kadıköy, namı diğer Khalkedon, ‘bakır’ anlamına geliyor. Demek ki diyorum bakır rengi baskın burda.. Kahverengi egemen.. Yeşillik ve ağaçlık demek ki fazla yokmuş…

Fatih Sultan Mehmet, Kadıköy’ü, İstanbul kadısı Hızır Bey‘e verdiği için, buranın adı Kadıköyü olmuş… Kurbağalıdere’nin diğer adı Kuşdili Deresi.. diğer bazı dereler de varmış zamanında buralarda.. şimdilerde Kurbağalıdere’nin dışında başka dere hatırlamıyorum… Çamaşırcı Deresi, namı diğer, Bostancı Deresi.. Turşucu Deresi, Seyit Ahmet Deresi…

Kıyıdan yürüyordum.. yürüdükçe de açılıyordum ve içimden de uzak ufuklara, adalara doğru baktıkça resim çizmek geliyordu… Resim tarihsel derinliğe de götürüyordu beni.. Beş bin yıllık bir yerleşim yeri olduğu söyleniyordu Kadıköy’ün…

Yürüyorum.. yukarıya doğru, Moda’nın tepelerinde asılı gibi duran İdea Kütüphane var belediyenin.. öğrenciler sürekli ders çalışıyorlar orada.. şakalaşıyorlar arada, çay içip sohbet ediyorlar.. git gide daha fazla yaklaşıyorlar üniversite sınavına.. birkaç ayları kaldı sınav için.. onun için her gün gelip burada çalışıyorlar…

Haydarpaşa’da da bir dere varmış.. bunu öğrendiğimde hepten şaşırıyorum.. bunun yanı sıra çevresinde de hipodromlar, tapınaklar varmış… Ayrıca Kalkedonyalılar şehrin savunması için.. özellikle Perslerden, Bitinyalılardan, Gotlardan korunmak için.. Haydarpaşa Çayırı ve Kuşdili Çayırı arasında bir de hisar yapmışlar…

Tarihte de trajik gelişmeler olmuş.. yürürken aklıma geliyor.. Pers Kralı Darius İskitlerle savaşa giderken Kalkedonya’yı ele geçirmiş. Sonra Kalkedonyalılar Bizanslılarla birleşip Darius’a karşı savaşmışlar… Tarihte İstanbul üzerinde neler ve neler olmuş da haberimiz yok.. Yürüdüğümüz topraklar, baktığımız deniz ufku içinde, Adalar ve çevresinde, Boğaz üzerinde nice savaşlar olmuş meğer ve bunlardan haberimiz olmamış.. Sıradan, günlük dertleri içinde yaşayan, ufukları kısıtlı, dar insanlar.. bunları nereden bilecekler.. zaten bilginin onlar gerekli olduğunu da bilmiyorlar.. dahası bilginin ne olduğunu da sıradan insanlar bilmiyorlar.. bilgi… ne önemi, ne anlamı var ki sıradan insanlar için ve bilgi, karın doyurur mu…

Yelkenli tekne Kalamış’a doğru yelken açmış…

Makedonya Kralı İskender, Persleri yenip Kalkedonya’yı da ele geçirmiş… Anlaşılan neler yaşanmış Kadıköy’de.. Yürürken bunları düşünüyordum.. Kurbağalıdere’nin yanındaydım.. Yürüyen, çevreye bakan, telefonla konuşan insanlara bakarak yürüyorum. Derenin üzerindeki teknelere, martılara, tek tük görünen karabataklara bakıyorum.. Gökyüzünde bulutlar dans ediyor, soyut tablolar oluşturuyordu… Yürüyordum.. yanımda çantam, poşetim, kitaplarım ve resim kağıtlarımla birlikte yürüyordum…

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: