İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Günlüğümden Seçkiler” BUGÜN ÇALIŞMAK ÜZERİNE…” Ve de ŞİİR!”

(Nusret Karaca)

François Ponsard’ın 

“Dinlenmeden çalışmak insanı yorar ama hiç çalışmadan dinlenmek insanı tembel yapar.”sözü  ne güzel ve ne anlamlı!

“Çalışmak en soylu iştir. “der

Thomas Charlyle

Öyleyse bir kaç özlü söz ile devam edelim…

“Çalışmak, her şeyi fetheder.”

( Virgilius)

“Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır.”

 (Victor Hugo)

..

“Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı, olmak şarttır.”

(Balzac)

….

“Çalışmadaki devamlılık, her güçlüğü yener.”

(Anthony Trollope)

“Pek çok insan, diğerlerinin boşa harcadığı zamanı kullanarak öne geçer.”

 (Henry Ford)

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.”

( Necip Fazıl Kısakürek)

“En büyük makam en büyük hak çalışanlara ait olacaktır.”

(Mustafa Kemal Atatürk)

Bir söz de benden;

“Tembel olan için zaman geçmez, çalışkana gün yetmez.”

(Nusret Karaca)

VE ŞİİR ÜZERİNE…

“Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunlar, eninde sonunda, sadece, insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir. “der Nazım Hikmet Ran

ŞİİR BİR KERE YAZILIR!… 

YERİ GELDİĞİNDE YİNE…YENİDEN ÇIKAR ORTAYA!..

Ve…

“Bir Haliç Gezisi Sonrası Haliç Şiirleri”

BEN SENİN KADAR İSTANBULUM!

SENİN KADAR HALİÇ!

Bir sırça köşktü Haliç

Tahta parçalarından

El ayak yapardı çocuklar

Bez bebeklerine

Fabrika dumanına

Kokusu karışmış derelerin

Emek, alın teri kutsal

Büyükler eli öpülesi

Ve sokaklarında

Genizler gibi

Yürekler yanık

Tavan yapmış

Dostluk/Dayanışma

Paylaşmak

Gökyüzünde ,yıldızlara kucak

Erik, kiraz ağaçları dolu bahçeli evler

Sıcak soba başı sohbetler

Bir yazlık sinema

Ve bakışlarda yaşanan Aşk

Yürekte bir kor

Sessiz bir haykırışıdır

Delikanlılığın

Ben senin kadar İstanbul’um

Ben senin kadar Haliç

(Nusret KARACA)

UZAKTAKİ HALİÇ

Hangi şehrin sokaklarındayım ben

Kimin şiirleri dökülüyor dudaklarımdan

Hangi öykünün, hangi romanın

Sayfaları arasına sıkışmış çocukluğum

Nereden çıktı bu

Kulaklarımdaki uğultu

Saçlarımı savuran

Rüzgâr

Yanaklarımı okşayan el

Hangi mahalledeyim

Hangi evin küçük bir odasında

Peki ya çocukluk arkadaşlarım!

Ağaçlar içindeki

Kırmızı boyalı evin yerinde 

Kimler var

Bu amcalar, bu teyzeler kim tanımam

Sen!…

Sen var ya Haliç!

Bir yürek atışısın bende

Ve sanki

Mehtap Sineması’nda

Siyah beyaz bir film

Diyorum ki!

Biraz rahat bıraksan

Her gelişimde

Kendini bana aratmasan

  (Nusret Karaca)

DUVAR DİBİ ÇOCUKLARI

Hanımelleri kokusu yayılmış etrafa 

Kahverengi demir  kapısından 

Çıkıyor arkadaşım 

Tek katlı şirin evin bahçesinden

Sonra diğerleri evlerinden

Beyaza boyanmış duvar dibine 

Yaslamışız sırtımızı

Ellerimizde misketler

Çelik çomaklar

Kapkara dumanı tütüyor

Fabrikaların

Paydos borularının sesi

Çınlıyor kulaklarımızda

Topçular Yokuşu’ndan aşağıya

Tahta patenlerimiz

Ve havada uçuşan düşlerimizle 

Sürüyor yolculuğumuz

Akşam üzeri batan güneşle

Hüznü çöküyor bir an da 

Haliç akşamlarının

Dağılıyor mahallenin çocukları

Sohbetler, oyunlar

Sonraki günlere kaldı

Babalar iş dönüşünde

Anneler mutfakta

Servislerinden iniyor 

Tütün fabrikasının işçi kızları

Bir hafta sonu 

Silahtarağa

Emniyettepe’de

Zaman içinde yolculuk

Yükselen beton yığınları 

Lüks binalar

Ne mahallenin çocukları var 

Ortalıkta

Ne duyulan bir ses

Şimdi 

Bir konuk gibi

Duvar dibindeyim

Biliyorum

Hepsi buradalar

Seslerini duyuyorum

Çünkü bir yerlerde

Hala gülüşleri saklı

(Nusret Karaca)

Günlükler

(*) 15 Aralık 2021

       21Ekim 2022

     13 Kasım 2022     13 Kasım 2023

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: