İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Küratörlüğünü ZEYNEP ÖZTÜRK’ün Yaptığı DG Art Project’deki ORHAN UMUT’un “Gece Görüşü” Sergisi’nden İzlenimler..

Ümit Gezgin

Küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün yaptığı, Orhan Umut’un “Gece Görüşü” sergisi, DG Art Projeck’teydi…

Ressam, şair ve akademisyen olan, Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Öğretim Görevlisi Zeynep Öztürk, DG Art Project’te bu sefer, figür resminin önemli temsilcilerinden Orhan Umut’un küratörlüğünü üstlendi…

Sergiyle ilgili, katalog kitapta da Zeynep Öztürk, hem sergi ve resimlerle ilgili metin kaleme aldı, hem de yine eserlerle ilgili şiirler yazdı… iddialı ve kalıcı kitap kataloğun, Asistan Küratörlüğünü Pelin Öztürk üstlenirken, Genel Yayın Yönetmenliği’ni Aslıgül Karaçak, Sanat Yönetmenliği’ni Burcu Baş gerçekleştirdi.. fotoğrafları Onur Işık çekerken, metin çevirilerini de Ümit Su Canal yaptı… Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık AŞ’de de baskı gerçekleştirildi… Kısaca dört dörtlük bir proje ortaya çıkmış görünüyor…

Biz Doç. Dr. Nermin Özcan Özer hocayla sanat galerisine ulaştığımızda kalabalıktan kapıdan içeriye girmeye zorlandık… On beş dakika sonra da sözleştiğimiz gibi Dr. Alp Özeren hoca geldi… Zeynep Öztürk hocamızı aradık, o da değerli sanatseverler, meslekdaşları, sanat ve sosyete dünyasının önde gelenleriyle, değerli ressam Orhan Umut’un birbirinden değerli resimleri önünde fotoğraflar çektiriyordu…

Zaten yıllardan takip ettiğim ve birkaç da yazı yazdığım ve desteklediğim Orhan Umut kendi kuşağı içinde her zaman iddialı olmuş, figür resminin öncü isimlerinden biriydi… Şimdiki sergisinde de bu başarılarını her sergisinde olduğu gibi bir adım daha ileriye götürmüş görünüyor…

Zeynep Öztürk’ün “Hayatın tam da içinde.. resimleriyle…” başlığıyla kaleme aldığı sergi, katalog metninde onun gerçek sanatçı kimliğini çok iyi analiz eden paragraflar mevcut.. yazının tamamı okunduğunda da bütünsel olarak onu ve sanatını çok iyi analiz ettiği görülüyor…

Zeynep Öztürk’ün metninde bam teli paragraflar var:“… Kendisini bildi bileli resim yapıyor aslında. Ama lise yıllarında sol omuzuna dokunan bir elin, resim öğretmeninin “Sen çok yeteneklisin Orhan” cümlesini kurmasıyla hayatının değiştiğini yıllar sonra sanat eğitimi almak, resim öğretmeni olmak için İzmir’e geldiğinde anlıyor. Hayatının tam merkezine oturacak “sanatı” ve “eğitimci kimliği”rin temelleri lise sırasında bir öğretmeninin onu yüreklendirmesi, ona yol göstermesi ile atılıyor.”

Gerçekten de Orhan Umut’un hikayesi yaratıcı bir hikaye.. resimlerinde olduğu gibi.. figür resminin önemli temsilcilerinden olmasının yanı sıra, tüm bunları hayattan beslenerek çıkarması da ayrıca önemli.. zaten Zeynep Öztürk de bunu ayrıca vurguluyor: “Eserlerini büyük bir tutkuyla resmeden sanatçı, bunu izleyiciye figürleriyle, duruşlarıyla ve kullanmış olduğu canlı renklerle hissettirir..” diyor…

Yaşam hikayelerinin gezindiği tablolarında, büyüsel gerçeklik gizemini koruyor.. bu özellikle Latin Amerika edebiyatında ortaya çıkan bir gerçeklik olarak belirirken, “Büyüsel Gerçeklik” olgusu Orhan Umut’ta bir figür gerçekliğinin adı olarak beliriyor…

Küratör Zeynep Öztürk hocamız da zaten onun resimlerindeki temel dinamiği çok iyi analiz ediyor.. “Masalsı Anlatımlar” olarak formüle ettiği Orhan Umut resmi içinde, bir ailenin hikayesini de kurguladığını belirtiyor…

Yine önemli tespitlerinden biri de bana göre şu: “… Durağanlığın içindeki ritmi, sessizliğin içindeki gürültüyü, hüznün içindeki mutluluğu, yalnızlığın içindeki kalabalığı, birlik ve beraberliği ve kalabalık içindeki Orhan Umut’un hikayesini izliyoruz.”

Her resim canlı hayat sahnesi, insan hikayeleri, aile ve değer kavramları içinde çoğalırken.. ondan öte resimsel bir gerçeklik olarak konum alıyor… Biliyoruz ki resimsel değerler hikayelerin de her zaman için önünde olması gerekiyor… Resmi resim yapan ve sanatsal değere ulaştıran unsurların başında gelen bu olgu, bütün dünya sanat otoritelerinin de paylaştığı bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor ve Orhan Umut da bunun bilincinde olarak, plastik ögeleri, resmin hikayeleriyle başarılı bir şekilde örtüştürüyor ve izleyicide de resme karşı bir saygı duygusunu uyandırıyor… Hayattan, insandan, aileden ve bireylerden, giderek hayvanlar, mekanlar, kültür, değer ve atmosferden de beslenen bu resimler, Orhan Umut imzasını, karakterini ve özgünlüğünü taşıdığı için de, aynı zamanda evrensel çizgiyi yakalıyor… Böylece Türk ve dünya resmi içinde anlamlı ve kalıcı bir yere oturuyor…

Bu gerçekliği ve özgün analizi zaten Zeynep Öztürk de metninde yapıyor:“Her bir resminde geçmişinden bir iz, geleceğine dair bir ipucu var gibi. Nasıl mı? Figürler mütevazi çünkü Orhan Umut da mütevazi. Resimlerdeki aile bağları güçlü çünkü Orhan Umut’un da aile bağları çok güçlü. Canlılıklarının altındaki hüznü de barındıran o renkler ise bahar gelmiş olsa da geçmişte hiç unutulmayacak, o sert geçen mevsimlerin izlerini taşıyor..”

TABLOLAR GİBİ SERGİ DE CIVIL CIVILDI

Tablolar gibi sergi de cıvıl cıvıldı.. bir neşe dalgası yayılıyordu dört bir yana.. kataloglardaki anlatılar, kahverengi tonlardaki resimler canlı olarak galeri mekanını şenlendirmişti ve insanlar neşe içinde devasa boyuttaki resimlerin önünde fotoğraflar çektirmek için adeta birbiriyle yarışıyordu…

Gerek küratör Zeynep Öztürk hocamızla, gerekse de ressam Orhan Umut’la fotoğraf çektiren çektireneydi ve ayrıca Orhan Umut’a kataloğunu imzalatmak için de bir imza kuyruğu oluşmuştu…

Çok güzel manzaralar oluşuyordu galeri mekanının geniş salonlarında.. resimlere dikkatle bakanlar, birbirleriyle sohbet edenler, fotoğraflar çektirenler, neşeli kahkahalar atanlar, birbirleriyle tanışanlar, küsken barışanlar ve ilk defa sergide karşılaşanlar.. herkes buradaydı adeta ve Orhan Umut resimlerinin güzel görünümleri ve neşeli gerçekliği onları bir arada tutmanın ve olmanın anlamına erdiriyordu…

Zeynep hoca tek tek konuklarıyla ilgileniyor, sanatseverleri ağırladığı ve onlarla konuştuğu, tablolar hakkında ve sanatçıyla ilgili bilgiler verdiği kadar, aynı zamanda öğrencileriyle de kucaklaşıyor ve fotoğraflar çektiriyordu…

Hemen hemen herkes oradaydı.. Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Resim Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Evren Daşdağ hocamızdan, Yıldız Yılmaz Kaçar hocamıza, Prof. Dr. Şehnaz Yalçın hocamızdan Neşegül Ekinci hocamıza, Müzik Bölümü’nden Bülent Halvaşi hocamızdan, Doç. Dr. Nermin Özcan Özer hocamıza ve Müzikolog Dr. Alp Özeren hocamıza ressam Mustafa Albayrak‘a.. Sanatçı ve komedyen Mehmet Ali Erbil, Küratör ve sanat organizatörü Gazi Selçuk‘a kadar herkes sergideydi ve neşeli sohbetlere, anı ve anlatılara, tablolardan ilhamla oluşan güzelliğe katılıyorlardı…

Galerinin içi olduğu kadar dışı da cıvıl cıvıldı… Eserlerden etkilenen ve eserlerin anlamı, değeri ve güzelliğini kendi aralarında konuşmak, sohbet etmek ve iletişim kurmak isteyenler bir nebzeliğine galeri dışına çıkıyorlar.. orada sohbetler ettikten sonra tekrar içeriye girerek, eserlere bakmaya, ordaki gizli açık anlamları araştırmaya, hiç değilse estetik bir haz almaya, resimleri başka boyutlarda duyumsayamaya devam ediyorlardı…

Ünlü sanatçı komedyen Mehmet Ali Erbil de oradaydı, kırk yılın galericisi, Türk resmini yön vermiş Yahşi Baraz ve modern heykelin temsilcisi eşi Maria Kılıçlıoğlu, ünlü küratör ve proje yöneticisi Gazi Selçuk… Ayrıca yine Bilfen Holding’in yönetim kurulu başkanı Osman Öztürk, oğlu Bilfen Şirketler Grubu yöneticisi Fatih Öztürk de dahil olmak üzere.. eşler, arkadaşlar, dostlar.. hep birlikte, sergi için bir arada olmanın güzelliğini yaşıyorlardı… Güzel ve anlamlı bir açılış töreni, eşin, dostun, arkadaşın, sanatseverin, eleştirmenin, sanatçının, medyanın, koleksiyonerin, akademisyenin bir arada olduğu bir boyutta devam ediyor.. Orhan Umut’un resimleri herkesi, Zeynep Öztürk küratörlüğünde bir araya getiriyordu…

Çok güzel, anlamlı ve kalıcı bir sergi olmuştu.. Zeynep Öztür hocamız yine kalıcı iz bırakan bir proje gerçekleştirmiş, bütün sanat dünyasında takdir hisleri uyandırmıştı… Hem Orhan Umut’u hem de Zeynep Öztürk’ü tekrar kutlarken, hocamızın resimlerden yola çıkarak yazdığı birbirinden değerli şiirlerinden biri alıntılıyorum:

Gidiyorum

Tüm anılarımı bırakarak

Tüm sevdiklerimi…

Gidiyorum.

Kaybolmak için

Koca dünyada

Bir tren garında,

Tek başıma

Gidiyorum.

Anılarımla vedalaşarak

Tüm sevdiklerimle…

Gidiyorum

Tek başıma

Umarsızca,

Bencilce…

Geri dönüşü olmayan

Koca dünyada

Kaybolmaya gidiyorum…

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın

SANAT TASARIM GAZETESİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et