İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

SANATİF YAKLAŞIMLAR’daki “Sanat ve Özgürlük” Seminerinden İzlenimler…

Ümit Gezgin

Disiplinlerarası sanat ve etkinlik buluşmalarının ve yaratıcı etkinlik ve kazanımlar çalışmalarının öncüsü, Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Akkaya‘nın yol göstericiliğinde devam eden seminerler dizisinin bu ayki halkası “Sanat ve Özgürlük” olarak belirlenmişti…

19 Nisan 2024 Cuma günü, saat 18.00’de gerçekleştirilen seminere koştur koştur ulaşmaya çalışıyordum.. Müzikolog Dr. Alp Özeren dostumuz da karşıdan gelecekti.. önemli bir seminerdi ve bu semineri Sanatif Yaklaşımlar’ın direktörü, Sanat Yönetmeni ve Yazar İkrami Özturan yönetecikti… Birinci ve ikinci oturum olarak gerçekleşecek olan Sanat ve Özgürlük seminerine Görsel Sanatçı ve Sürdürülebilir Sanat Evi Kurucusu olan Deniz Sağdıç, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Akkaya, birinci oturum bünyesinde katılacaktı ve ikinci oturumda da, Ressam Haluk Aydemir ve Akademisyen Ressam, Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Pehlivan katılıyordu…

Seminer başlamadan önce dostlarla, arkadaşlarla, sanat ve kültür meraklılarıyla birlikte fuaye alanında oturduk masaların yanlarına ve çaylarımızı içerken, seminer başlayana kadar hem seminerdeki sanat ve özgürlük teması üzerine fikir yürüttük hem de sanat ve hayat alanındaki görüş ve düşüncelerimizi paylaştık… Hayat ilerliyor ve sanat da bu ilerleme ve dönüşüm içinde anlamlı boyutlara ulaşıyordu… Ayrıca böyle panel, seminer ve konuşmalar vesilesiyle bir araya geliyor, hem birbirimizi görüyor ve hem de düşünce alış verişinde bulunuyorduk…

Konuşmacıların da konuları yine Sanat ve Özgürlük teması çerçevesinde şekilleniyordu ve çok önemliydi… Yoğun bir katılım vardı.. öğrencilerin yanında, master, doktora öğrencileri, sanat öğrentmenleri, akademisyenler, sanat ve kültür meraklıları da yine, başka şehirlerden kalkıp gelmişler, bu önemli semineri izlemek, notlar almak ve bir şeyler öğrenmek istiyorlardı…

Birinci oturumun konuşmacıları, başta da söylediğim gibi, Deniz Sağdıç ve Prof. Dr. Tayfun Akkaya’ydı… Deniz Sağdıç, yine önemli bir meseleyi masaya yatırıyordu.. hemen hemen bütün konuşmacılar görsellik eşliğinde kendi konularını enine boyuna anlattılar ve seyircilerden de gelen soruları ve yorumları değerlendirerek cevaplandırdılar ve böylece de interaktif ve interdisipliner bir yapı ortaya çıkmış oluyordu… Zaten projeyi meydana getiren ve düşünen Tayfun hoca da yıllardır sanatın özellikle bu interaktif ve interdisipliner yapısı üzerinde duruyor.. ve sanat içinde ve dışında bulunan bilimlerin katılımıyla sanatın daha iyi anlaşılacağını ve öğretileceğini de özellikle vurguluyordu…

Bu seminerde sanatın özgürlük gerçekliği ve özgürlük alanı enine boyuna tartışılıyor ve yine interdisipliner bir yapı da böylece ortaya çıkıyordu… Deniz Sağdıç “Sürdürülebilir Sanat ve Özgürlük” noktasında, özellikle genç sanat öğrencilerine ve farklı üniversitelerde okuyan öğrencilere, izleyicilere, giderek sanat, kültür meraklılarına ve farklı disiplinlerden gelen insanlara önemli ve kalıcı şeyler söyleyecekti…

Aslında Deniz Sağdıç’ın konuşması Prof. Dr. Tayfun Akkaya hocayla birlikte de gerçekleşerek, dahası Tayfun Akkaya yorum, açılımlama ve değerlendirmelerle Deniz Sağdıç’ın anlatımına önemli katkılar sağlayarak, izleyicinin de hem Deniz Sağdıç’ın sanatını, hem de güncel sanat ve çağdaş sanat olgularının ne anlama geldiğini, daha iyi anlayacaktı… Gerçekten ciddi bir çağdaş sanat ve güncel sanat sorunu vardı ve bunun doğrusunu da Tayfun Akkaya açıklıyordu…

Deniz Sağdıç kişisel tecrübelerinden yola çıkıyordu.. bu atık malzemelerin, sürdürülebilirlilik konsepti üzerinden yaptığı, özelikle portre çalışmalarından örnekler verildi.. gerek görsellikte gerek de anlatımlarında yaşadığı zorlukları anlattı… Projelerin gerçekleştirilmesinde nice zorluklar gördüğünü, özellikle güncel sanat alanındaki dükalıkların hep karşısında yer aldığını, ama hiç yılmadığını ve kendi sanatını gerçekleştirirken, aynı zamanda bunu nasıl paylaşabileceğini de hep düşündü…

Sorularla cevaplarla, özellikle genç kuşak sanatçı adaylarına yılmamalarını ve vazgeçmemelerini tavsiye etti… Sanatın kendi içine kapalı bir alan olmadığını, bilakis kitlelere açık bir yapıda ilerlemesi gerektiğini, belirtti.. kendi sanatının da bu kitlelere açık bir yapıda oluştuğunu ve geliştiğini, söyleyerek, herkesin yılmadan, durmaksızın çalışmalarını ve kitlelere de sanatlarını ulaştırmaya çalışmaları gerektiğini özellikle belirtti…

Birinci oturumun ikinci konuşmacısı, Prof. Dr. Tayfun Akkaya’ydı.. Tayfun hoca da zaten Deniz Sağdıç’ın yorum ve değerlendirmelerine, giderek açıklamalarına kah sorularıyla, kah açıklama ve değerlendirmeleriyle önemli katkılarda bulundu.. ayrıca zaman zaman seyircilerden de gelen yorum ve açıklamalara da akademik yaklaşımlı yorumlarla önemli açıklamalar ve değerlendirmeler getirmiş oldu…

Kavram kargaşalarının sanat tarihi içinde yaygın olduğunu ve özellikle de Görsel Sanatlarda Özgürlük kavramının çok önemli olduğunu vurguladığı konuşmasında Tayfun Akkaya hoca, dejenerasyonun da yirminci yüzyıl içinde gerçekleştiğini, pisivuar kavramıyla da özellikle bu dejenerasyonun başladığını.. ama özellikle bize gelince bizdekilerin neyin ne olduğunu dahi anlamadıklarını.. hatta bazılarının, kişinin yaptığı şeye sanat diyorsa, sanat olduğunu savladıkları kadar işi ‘saçma’ boyutlara kadar götürdüklerini, söyledi…

Haklıydı Tayfun hoca.. ve zaten sanat eleştirisinin ve sanat olgusunun özellikle plastik sanatlarda dejenerasyon ve saçma boyutlara ulaştığını, iki kelime bilmeyenlerin kendilerini sanatçı saydıklarını.. ve en önemlisi dükalıkların ve sanat simsarlarıyla kendini her şeyi bilen insan olarak takdim edenlerin, yine sanat adına her şeyi yönlendirmeye çalıştıklarını, özellikle küratör olarak ortalıkta salınan bazılarının da sanatı olduğu kadar sermayeyi de yönlendirmeye çalıştıklarını, söyledi…

Gerçekten de gerek klasik tablolarda, gerekse de yine plastik değeri yüksek Munch gibi ressamların tablolarında derinlik hissi ve samimiyetin olduğunu ve işlerin para için dönmediğini, belirttiği konuşmasında Tayfun Akkaya.. ama iş dejenerasyona geldiğinde işin içine pisivuar gibi saçma ve sanat dışı olgular girdiğinde, sanatın ölüm emrinin de verildiğini belirtti…

Tayfun hoca, işin sadece pisivuarda kalmadığını, işi bazılarının azıtma noktalarına getirdiğini, belirtti.. özellikle ‘çişli İsa’ ve benzeri tablolar, çalışmalar ve ürünlerle de adeta sanat denen olguyla alay etmeye kadar işi vardıklarını, söyledi… Artık sanat ve sanatçılar küratör geçinen insanların elinde birer oyuncağa dönmüşlerdi.. bunu da Tayfun Akkaya çok güzel özetliyor ve hatta bu gibi insanların komikliklerinin ve yetersizliklerini de akademik ve bilimsel olarak ortaya koyuyorlardı…

Kitlelerin sanat konusundaki bilgisizlikleri de bu küratör geçinen kişilere cesaret veriyor ve bunlar kitlesel cehalet ve sanat konusundaki geriliklerden de faydalanarak, hem sanat alanını ve hem de sosyal bilimleri istismar ediyorlardı…

Değişik ve farklı sorularla insanlar da merak ediyorlardı.. sanatın, çağdaş sanatın ve sanatçının, giderek küratör ve benzeri kavram ve kişilerin gerçek boyutlarının ve anlamlarının ne olduğu ve hatta olması gerektiği noktasında.. Tayfun hoca bunlara çok güzel yanıtlar verdi.. bu yanıtlar da kalıcı hale geldi insanların zihinlerinde ve aldıkları noklarda…

Gerek sanat alanında gerekse de çağdaş sanat ve benzeri kavramlar noktasında doğru şekilde bilgilendirilmek, zihinsel uyanmaya da sebep oldu.. insanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar ve küratörlerin yönlendirmeleriyle sanatın ve sanatçının sorunlarının çözümleneceğini, düşünüyorlardı.. özelilikle genç kuşak sanatçıları ne yapacaklarını tam bilemiyorlardı.. onların karamsar belirsizliklerini de Tayfun Akkaya açıklamalarıyla aydınlatıyor ve sonlandırıyordu adeta… Sonra İkrami Özturan sunumu ve değerlendirmesi de insanların zihinlerine yeni ufuklar katıyordu.. hem konuşmaları özetliyordu İkrami Bey, hem de yeni öneriler ve tahminler ileri sürüyordu… Belgeler verildi ve birlikte fotoğraflar da çekilindi…

Daha sonra da bir araya gidildi ve aradan sonra da yine ikinci oturumla yine konuk ve konularda konuşma ve değerlendirmelere gidilecekti…

İKİNCİ OTURUMA GEÇİLDİ

Bir aradan sonra ikinci oturuma geçildi.. ikinci oturum öncesi de bizler yine arada çaylarımızı kahvelerimizi içerken hocalarla konuştuk.. ayrıca değerli hocamız Prof. Dr. Melda Cinman hocamızla da fikir alış verişinde bulunduk.. Dr. Alp Özeren hocamız da yine gerek müzik ve gerekse de sanat hakkında değerli yorumlar ve değerlendirmeler yaptı… Ayrıca seminerin de harika devam ettiğini, herkesin çok faydalandığını, söyledi…

Yine İkrami Özturan ikinci oturumun başlangıcında da konuşmacıları tanıttı.. neler yaptıklarını ve projelerini dile getirdi… İlk konuşmacı Doç. Dr. Burcu Pehlivan’dı.. Akademisyen Ressam ve Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Burcu hoca, “Sanatın Başyapıtları ve Özgürlük” teması üzerinden değerlendirmelerde bulundu…

Çok önemli ressamların ve o ressamların başyapıtlar gerçekliği üzerinden, acının, dramın, yoksulluğun ve sınıfsal gerçekliğin neler olduğunu ve bunların nasıl plastik ögeler de kullanılarak dile getirildiğini ve bunların plastik sanatların önemli unsurları olmasının yanında, toplumları da nasıl aydınlattıklarını gözler önüne serdi…

En önemli olgulardan biri, önemli sanatçıların aynı zamanda başyapıtlar da oluşturması olgusudur.. zaten başyapıt aynı zamanda önemli sanatçı olmayla da ilgilidir… Sanatçıların özgürlük temasını dile getirmesi veya özgürlükle paletlerini şekillendirmesi çok önemli olgulardan biriydi… Dürer’in otoportresinden, 1830’da yapılmış, Özgürlük tablosuna ve Rivera’nın duvar resmi gerçekliği, hep gerçeği araştırma olgusu olarak karşımıza çıkıyor…

Burcu hoca detaylı olarak bu sanatçıların, eserlerin anlam ve öneminden bahsettikten sonra.. aynı zamanda bunlara karşı halkın ilgisi ve sınıfsal gerçeklikle birlikte, sanatçının özgürlük algılaması ve ne olursa olsun, özgürlüğünden kendi sanatı içinde taviz vermediği olgularına değindi…

Dinleyiciler de gerek sanat eserleri hakkında, gerekse de özgürlük ve sanat konularında değişik sorular sordular ve kendileri de kendi fikirlerini ortaya koyacak şekilde anlatımlarda bulundular… Sanatın özgürlük alanı çok önemliydi.. özgürlük korunmadan sanat da ortaya çıkamıyordu…

Belgeler verildikten sonra son konuşmacının oturumuna geçilmişti… Ressam Haluk Aydemir, “Sanat ve Özgürlük” konsepti içinde konuşmasına başladı ve herkesin kafasının çok karışık olduğunu, sanatın da özgürlük kavramının da tam olarak belirgin olmadığını, insanların tam olarak özgürlük tanımını zihinlerinde aydınlatamadıklarını, belirttikten sonra.. bunları detaylı olarak analiz etmek ve kafa karışıklıklarını tüm dünyada gidermek gerektiğini, anlattı…

İnsanın özgürlük arayışının devam ettiğini… Bu özgürlüğün onu aynı zamanda şekillendirdiğini, söyledi.. görüntülerle de onu pekiştirdi ve anlatımını da ona göre sürdürdü… Ayağımızı yere bastıran şeyler konsepti içinde bakıldığında.. iş, ekonomi, aile, ihtiyaçlar, korkular, duygular.. ve diğer benzeri birçok olgu, insanın özgürlüğünü de kısıtladığını.. doğal olarak da onun sanatsal yaratısını da bu özgürlük kısıtlılığı engellediğini, söyledi…

Özgürlüğün korunması ve geliştirilmesi gerektiği belirtildi.. açıklamalar ve değerlendirmelerle de buna özellikle de işaret edildi.. özgürlük olmadan sanatsal yaratıcılık da olamayacaktı… Sonra kavramları da netleştirmek gerekmektedir.. çok büyük kavramsal kargaşa ve fululaştırma da olduğu belirtildi… Yine Tayfun Akkaya hoca da en sonunda da soruları yanıtladı ve karşılıklı fikir alış verişinde de bulunuldu…

En son olarak da özgürlük hayatın temeli olarak belirtildi.. bu sadece sanat için değil, hayat için de gerekli, ekmek gibi, su gibi aziz bir şeydi… Hayatı beklemek değil, hayata katılmak gerekiyordu.. gerçek sanatçı da zaten özgürlüğünü bekleyen değil, aynı zamanda arayan bir kişiydi… En sonunda İkrami Özturan da toparlayıcı ve açıklayıcı bir konuşma yaptı.. bu ve benzeri seminer, panel ve söyleşilerin artarak devam edeceğini ve hem gençlerin ve hem de insanların sanatsal aydınlanmasına katkılar sağlayacaklarını, dile getirdi ve yine toplu fotoğraflar çekilerek seminere katılanlara da katılım belgeleri takdim edildi…

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın

SANAT TASARIM GAZETESİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et