İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Marmara Üniversitesi, Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi Öğrencileri: Namıdiğer: “Doktorlar Tiyatrosu” Moliere’in “Cimri” Oyununu, Afife Jale Sahnesi’nde Sahneye Koydu…

Doç. Dr. Ümit Gezgin

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Resim-iş Öğretmenliği Öğretim Üyesi

Marmara Üniversitesi, Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri, diğer adlandırmayla: “Doktorlar Tiyatrosu”, Moliere’in meşhur “Cimri” oyununu sahneye koydu…

Çok başarılı bir oyundu ve oyunun yönetmeni Pervin Ünaltay‘ı da oyun bitiminde tebrik ettik… En başından başlayacak olursak.. gerçekten de öğrencilerin profesyonel oyuncular gibi, zor ve evrensel bir oyunu tiyatro sahnesine taşıması her türlü takdirin üzerindedir…

Müzisyen ve Hakla İlişkiler doktoru, Dr. Alp Özeren dostumuzun söylemesi ve değerli sanat insanı ve Tıp Fakültesi öğrencisi Pervin Ünaltay’ın yönetiminde Moliere’in Cimri oyununu sahneye taşıyacaklarını belirtmesiyle ben ve eşim Ümit Hanım’da büyük ilgi uyanmıştı… Sağolsun Alp de Pervin’e hemen telefon etti ve bizlere de yer ayırtıldı…

Ümit Hanım’la birlikte, sahibi olduğumuz Bahariye Sanat Galerisi’nden altı civarı, yağmur altında yola çıktık.. yürüye yürüye Kadıköy’e indik, Beşiktaş vapuruyla da Beşiktaş’a geçtik… Alp’e de mesaj yazdım, Ortaköy Kültür Merkezi’ne gideceğimizi.. orada buluşacaktık…

Tiyatro salonu gerçekten de tıklım tıklımdı.. insanlar, aileler, öğrenciler, çocuklar.. bu güzel ve anlamlı oyunu izlemek için şehrin her yerinden bu yağmurlu gecede gelmişlerdi…

Alkışlarla sahne açıldığında.. profesyonel bir oyun izleyeceğimizi, bu genç Tıp ve Diş Hekimliği öğrencilerinin, tiyatro aşkının profesyonel düzeyde olduğunu sezmiştim… Yıllardır sanat ve kültür konularında yazı yazan bir akademisyen olarak da Marmara Üniversitesi doktor adayı öğrencilerinin tiyatro topluluğu olarak, sahneye zor bir oyunu koymuş olmalarından da ayrıca mutlu olacaktım…

Zaten Alp hoca da öncesinde anlatmıştı.. çok yönlü bir sanat insanı olan, başarılı Tıp öğrencisi, oyunun yönetmeni Pervin Ünaltay’ın, bu oyunun dışında da nice başarılı çalışmalarının olduğunu da söylemişti…

Gerçekten oyun başlayınca, oyuncuların performanslarını, diyaloglara egemenliklerini.. bir cimrinin hayata bakışını ve insanları değerlendirme biçimini.. yer yer mizahi ögelerle besleyerek, dinmeyen bir dinamizmle sahneye taşımaları.. en başta Pervin Ünaltay’ın, ekibinin ve oyuncuların ortak başarısı olarak algılanmalıdır…

EVRENSEL BİR OYUNU SAHNEYE TAŞIMAK

Evrensel bir oyunu sahneye taşımak zordur ve ciddi, uzun soluklu bir performans, gayret.. defalarca gerçekleştirilecek olan provalar gerektirmektedir… Öğrencilerin bunu, Pervin Ünaltay’ın öncülüğünde ve onun enerjisiyle, kolektif hareket mantığıyla bir araya gelerek bu oyunu sahneye taşıdıkları görülmektedir…

Fransız komedi yazarı Moliere’in “Cimri”si ilk kez 1668 yılında Palais Royal’de sahneye konulduğunda.. seyirciler çılgınca alkışlamış, adeta bütün Paris oyunu izlemek için birbiriyle yarışmışlardı…

Moliere oyununda o dönemin Paris burjuvazisinin para tutkusunu ve çürümüş ahlak ve insanlık anlayışını öne çıkarmıştı.. parayı bütün insani değerlerin üstüne koyan, kendisine yabancılaşan ve para temelinde biçimlenen toplumsal ilişkileri inceler… Bu oyunda, sahneye taşınan performansın çok iyi olduğunu da bilmek gerekmektedir…

Oyuncular rollerinin hakkını fevkalede başarılı bir şekilde veriyor.. sahne ve kostüm tasarımının, ışıklandırmanın, müziklerin de yine sahne oyununu çok başarılı kıldığını da yine buradan belirtmek gerekmektedir…

Paris’in zengin ve cimri burjuvalarından Harpagon’u çok başarılı ve karakteristik bir şekilde sahneye taşıyor genç oyuncu.. keza kızı Elise ve oğlu Cleante’de de başarılı bir şekilde rollerinin hakkını veriyorlar sahnede…

Oysa Elise, babasının yardımcısı olan Valere’yi.. Cleante ise maddi sıkıntılar çekmekte olan Mariane’yi sevmektedir… Sevgi onlar için kutsal ve yücedir.. ama baba Harpagon cimrinin kralıdır.. beş frank için çocuklarını bile feda etmeye razıdır…

Ama türlü entrikalar ve zorluklardan sonra Harpagon, Anselme’nin düğün giderlerini karşılaması koşuluyla çocuklarının sevdikleri ile evlenlerine karar verir.

Sadece başrol oyuncuları değil..yan rol oyuncuları da yine başrol oyuncuları kadar, oyunlarının hakkını verdiklerini burada belirtmek gerekmektedir.. burada yine yönetmen olarak Pervin Ünaltay‘ın başarısının altını tekrardan çizmek gerekmektedir…

Elbet sadece yönetmen başarısı değildir, özellikle böyle büyük ve kalabalık kadrolu oyunlarda.. bir de dünya çapında bir oyunu sahneye koymak, birleşik ve birlikte hareket etmeyi gerektirmektedir… Yönetmen Pervin Ünaltay’la birlikte bütün oyuncu kadrosu ve teknik ekibin de bir dayanışma ruhuyla hareket ettiklerini de burada belirtmek gerekmektedir…

Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisi ve Pervin Ünaltay’ın yönetmenliğinde bu oyun bir kimlik kazanırken, aynı zamanda doktor tiyatro oyuncuların performanslarını da ayakta alkışlamak gerekmektedir…

Burada yine sırasıyla, Pervin Ünaltay’ın yanı sıra, Yönetmen Yardımcıları: İrem Sena Bülbül ve Betül Yiğit’i de tebrik etmek gerekmektedir.. Ayrıca, Sahne Amiri: Berkay Buğra Çoban’ı, Dramaturji, Kostüm, Dekor ve Afiş Tasarımı yine Pervin Ünaltay tarafından yapılmıştır…

Oyuncuları da belirtmek lazım: Abdurrahman Kurt, Başar Oluk, Berkay Buğra Çoban, Betül Yiğit, Dila Çetin, F. Bihter Batur, Harun Canbakış, İrem Sena Bülbül, Melike Öztürk, Safiye Yalçın, Sinem Ayzen Gökçe, Rabia Başlar, Rukiye Şahin, Yaren Sağlam. Yine Figürasyon’un: Mevlüt Bayazan, Zeyd Remzi Şen tarafından yapıldığını da belirtem gerekmektedir…

Koreografi: Başar Oluk ve Pervin Ünaltay tarafından yapıldığını, Müzik İşleri: F. Bihter Batur, Vokal: Buse Nur Çelik, Mustafa Akviranlı, Akustik Gitar: Mustafa Akviranlı, Elektro Gitar: Sude Pazar, Keman: Betül Rana Çelik, Klavye: Hayal Öztürk, Perküsyon: Doğa Eldemir tarafından gerçekleştirildiğini de belirtelim…

Ayrıca Makyaj ve Asistanların: Aleyna Yay, Beyza İrem Birinci, Boran Yargıç, Esma Keskin, İlknur Karakeçili, Rabia Başlar tarafından üstlenildiğini de söylemek lazım…

Son olarak da Işık ve Efekt: Enes Furkan Şaşkın, ve M. Bilgehan Işıklılar tarafından gerçekleştirildiğini, belirtelim…

Çok güzel, anlamlı ve kalıcı, profesyonelce bir oyun performansının sahneye taşındığını belirtmek istiyorum… Başta Pervin Ünaltay olmak üzere bütün oyuncuları, teknik ekibi ve seyircileri de burada kutlamak gerekmektedir…

Oyun bitiminde hep birlikte, özellikle yönetmen Pervin Ünaltay ve annesi, babasıyla birlikte, sahnede fotoğraflar da çekilerek, bir dahaki sefere gazetemiz Sanat Tasarım Gazetesi için röportaj yapmak için konuştuk, teşekkürler ederek, Ortaköy Kültür Merkezi’nden ayrıldık…

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın

SANAT TASARIM GAZETESİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et