Ümit Gezgin
Ahmet Haşim‘in şiirlerine baktığım zaman resimler görüyorum.. onun şiirleri hep bende tablo olarak yansımıştır.. onda da izlenim önemlidir.. izlenim bir anlamda yorum demektir.. hayatı, nesneleri, ağaçları, kuşları.. oldukları gibi değil, düşündüğün gibi yorumlamak, hissettiğin biçimde dile getirmek anlamına gelir…

Severim Ahmet Haşim‘in şiirlerini.. “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden/Eteklerinde gümüş rengi bir yığın yaprak..” diye başlayan şiir.. hem semboliktir, hem de Haşim’in algıladığı, duyumsadığı yaşamdır…

“Göllerde” şiirinde, “Bir kamış ocağıdır akşam karanlığı” dizesi, fululuk içinde çok çağrışımlı anlam oluşturur.. katman katman açılımlar ve sembolik dünyalar yaratır okuyanlara.. o tür, fantastik ve sembolik resimleri gösterir, dile getirir…

Haşim’de renkler belirir, değişir, olgunlaşır, farklılaşır.. “Gurup vakti”, “mor salkımlar”, “solgun akşamlar”, bunlar, ressamların paletinden çıkma resimler gibi durur karşımızda.. ama kendine özgü anlamları, sembolik çağrışımları ve duyguları yansıtırlar…

“Bir günün sonunda” şiirindeki manzara tasviri, statik, durağan bir an’ı çağrıştırıyor.. Ahmet Haşim, Baudelaire’den ve Mallarme şiirinden etkilenmiş bir şair.. “göl, ay, kuğu..” bunlar somut nesneler olmaktan çok, ruhsal durumların, melankolinin, yalnızlığın görsel karşılıkları olarak karşımıza çıkar…
Haşim’in, “Şiir, hakikatin değil, hayalin sanatıdır” sözü, tam da izlenimci bir anlayışı özetler.. duyumsanan bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar ve gerçekliği değil, gerçekliğin zihinde bıraktığı izleri anlatmaya çalışır…






İlk yorum yapan siz olun