Ümit Gezgin
1983 yılından beri sanat eleştirisi yazıları yazıyorum.. her zaman da kendime sormuşumdur, sanat eleştirmeni nasıl olunur, eleştirmenin işlevi nedir, diye…
Keskin bir tarafı var sanat eleştirisinin.. herkes yargılama, olumsuz olarak sanat alanını, sanatçıyı değerlendirme olarak algılıyor ve yorumluyor sanat eleştirisini.. doğal olarak da eleştirmenden çekiniyor, hatta korkuyor…
Hamit Kınaytürk abimizin çıkardığı Sanat Çevresi Dergisi’nde yazmaya başlamıştım plastik sanatlar yazılarını.. daha çok resim üzerine yazıyordum.. sergiler, sanatçılar, eserler hakkında.. değerlendirmelerde, röportajlarda bulunuyordum…
Sanat eleştirmeni olmak bir süreç işiydi.. uzun soluklu bir eylemdir aynı zamanda.. hem eğitim gerekli hem de çok yönlü olmayı gerektirir.. felsefeden, sanat tarihine, edebiyattan, dilbilime kadar birçok teorik alanda çalışıyor olmak gerekir.. bunun yanında eleştirdiği alanla ilgili pratik çalışmaları da yapması gerekmektedir eleştirmen olacak kişinin…
Sergi, müze, sanatçı izlenimleri, yerinde gözlemler sürekli olması gerekmektedir.. bunun yanı sıra yoğun da okuma programı olması gerekiyor eleştirmenin.. gezmenin yanında okuma ve uygulama yoksa zaten yazma da olmaz…
İyi kötü sürekli yazı yazmak zorunda.. eleştirmenlik bir uzmanlık meselesidir.. tiyatro eleştirmeniyle, edebiyat ve sinema eleştirmeni farklıdır.. onun için eleştirmen kendi uzmanlık alanı içinde yazmak zorundadır.. zaten eleştirmen demek uzmanlık alanı olan kişi demektir.. o alanda konuşabilir, yargıyı o alanda söyleyebilir…
Sanat eleştirmeni güncel bir kişidir.. güncelle ilgili yazı yazar genelde.. sergiler, etkinlikler, sanatçılar ve eserler hakkında.. güncel üretimler ve etkinlikler üzerine kalem oynatır.. oysa Sanat Tarihçisi geçmişi araştırır.. Sanat Yazarı dediğimiz kişinin durumu daha farklıdır.. eleştirmen gibi yargı sahibi değildir, sadece anlatıcıdır sanat alanı ile ilgili olarak… Akademisyen ise üniversite sistemi içinde çalışır.. en başta öğrenci yetiştirir.. akademisyenin birinci vazifesi kendi alanı ile ilgili donanımlı öğrenci yetiştirmektir…
Eleştirmen sanata yön verebilir mi, diye de düşünebiliriz aynı zamanda bu konuyu.. tarihsel olarak baktığımızda güçlü eleştirmenlerin sanat alanını yönlendirdiğini ve belirlediğini gözlemleriz.. Sezer Tansuğ‘un bazı ressamları ortaya çıkarıp, açıktan desteklediğini biliyoruz…
Clement Greenberg, soyut dışavurumculuk sanat akımını şekillendirmiştir.. Rosalind Krauss’a gelirsek, bu eleştirmen de, kavramsal sanatın teorik temellerini güçlendirmiştir.. yine başka bir eleştirmen John Ruskin, 19. yüzyılda İngiliz sanat zevkini etkilemiş ve yönlendirmiştir…






İlk yorum yapan siz olun