Ümit Gezgin
Resim eğitimi alanlar veya resim yapanlar, illa üslup sahibi olacak anlamlarına gelmemektedir..üslup kolay ulaşılır bir şey de değildir elbet.. ama bir sanatçıyı diğerinden ayıran temel bir etmendir…

Sanatçı bilinçli arayışla mı üslup sahibi olur, yoksa spontane mi gelişir üslup, başlı başına bir bilmece.. ama yoğun olarak resim sanatıyla ilgilenmeye birinin üslup geliştirmesi de çok zordur.. çünkü üslup karakterin ortaya çıkması, kendine göre bir tarz, hava ve özelliğin resim yüzeyinde belirginlik kazanması anlamlarına gelmektedir…

Picasso “ben aramam bulurum” demektedir.. bu da bir üslup meselesi, yaratıcılığa giden bir tavırdır.. ama eylem olmadan sanat, resim de olmaz.. çok güzel düşler kurabilirsiniz ama, bu düşleri eylemle ortaya koymadığınız sürece ortaya bir şey çıkmaz..bir şey çıkacak ki, özgün mü, taklit mi, kendine göre havası, özelliği var mı yok mu belli olsun…

Her sanatçı ustalardan etkilenir.. üslup gerçekliği ustalardan etkilenerek kendi gerçekliğini ve rengini bulma sanatıdır.. kendi sanatını bulmamış ressamlara tam sanatçı denilemez.. Van Gogh, Japon baskılarından etkilendi, ama sonuçta tamamen kendisi oldu.. ressamların başka ressamlardan etkilenmesi değil söz konusu olan.. önemli olan kendini bulup bulmamasıdır…

Gerçek bir üslup sanatçının iç dünyasıyla uyumludur.. Rothko‘nun renk alanları onun felsefi ve duygusal durumunun doğal uzantısıydı.. gerçek üslup kavramı hem tutarlı ve hem de canlıdır.. Matisse hayatı boyunca kendi üslubunu korudu, hatta geliştirdi.. dinamik bir yapı kurdu…

Üslup kendine ait bir dünya kurma estetiğidir aynı zamanda.. zaten o noktada sanatçı olursunuz.. üslup sahibi olmadan sanatçı olunmaz.. bakıldığında Bacon’un çarpık figürleri ya da Kooning’in gestüel fırça darbeleri, aynı zamanda onların ne derece özgün ve kalıcı olduklarını da gösterir…






İlk yorum yapan siz olun